2011/12/20

Üstüne alınan alınsın. BANA NE!

"Aşık oldum" lafını hiç kullanmadım galiba. Kullandıysam yalan söylemişim demektir. Pardon. Şöyle bir düşününce cidden aşk lafının ne anlama geldiğini bilmediğimi farkettim. Sözlük'e baktım, ekşi sözlük yorumlarına baktım abarttım viki'ye bile baktım. VE BİR BOK ANLAMADIM. Aşk lafını benim beynimim süper ötesi kıvrımları alglayamıyor sanırım. Eblehleşiyorum.

Etrafımda bulunan insanlara baktığım zaman ise ben aşk değil saplantı görüyorum. Büyük ihtimalle başkalarının aşk diye nitelendirdiği his benim gözümden bakıldığında sadece saplantı. Birisini elde etme hırsı
İlla bana aşık olsun durumu
Benim için onu terk etti
Onun için nasıl beni terk eder
Ben güzelim diğeri çirkin
Ben akıllıyım diğeri salak
vs. vs.
İnsanlardan sık sık duyduğum laflar bunlar. Benim ağzımdan da aynıları çıkıyor zaten. Ama bu aşk değil bence. Kazanma hırsı. "Abii adam tam gerizekalı, beni tanıdıktan sonra nasıl döner o herife", "Ya karı iğrenç. Görsen miden kalkar. Nasıl bir mide varsa bu da onu seçti" gibi gibi laflar duyuyorum. Hep karşı tarafı ezen, "Ben mükemmelim" havalarında gezinen insanlar. Mesela ben öyle değilim. Hatta sevgililerimin eski ya da yeni sevgililerini çok beğenirim. Hatta içimden hak veririm ama dışarı vurmam pek zor olur valla. Neyse. O lafları eden insanların bir de "aşığımmm" naralarını duymak mide bulandırıyor. Siktir git angut demekten kendimi alamıyorum. Bayaa saplantılı çünkü. Gözünü hırs bürümüş. "Çünkü aşığım" diyerek kendini haklı çıkartmaya çalışıyor. Hee ben de öyleyim. Gayet kabul ediyorum.
Bir de şey durumu var ben de. Böyle hoşlanıyorum birisinden mesela. Ama kendime yakıştıramıyorum bu durumu. Neden? Çünkü arkadaşımın eski sevgilisi belki eski sevgilimin arkadaşı ya da arkadaşımın hoşlandığı adam ve ya zamanında arkasından demediğimi bırakmadığım bir adam. Bunlardan bir tanesi olabilir ya da kabuslarda bile zor görünecek cinsten bütün bu özelliklere sahip bir adamdan hoşlanılır. Hee. Evet. Sonra bu basit hoşlanma bende büyür büyür... Yok büyümez aslında. Ben büyütürüm sadece. Neden? Çünkü utanırım. "Nasıl yaparım?" diye sorgularım sürekli kendimi. Halbuki elimde olan bir şey değildir bu. Hislerime söz geçirecek kuvvetim yok. Zaten böyle bir kuvveti olduğunu sanan varsa "Senin hislerin kuvvetli değilmiş canım" der ve giderim. Haa! Ben büyütürüm işte bunu. "Aşık oldum" ben diye bas bas bağırırım. Öyle bir şey değildir ama. O hoşlanma ya da beğenme durumu beni utandırdığı için aşk gibi temiz bir şeyi kullanarak temizlemeye çalışıyorum kendimi. Yalnız burada şöyle bir fark var. "Ben aşığım" diyerek kendini kötü hissetmeni engellemek var. Bir de "Ben aşığım" diyerek yaptığın iğrençlikleri (ayrıldığın halde eski sevgilini taciz etme ve ya hoşlandığın kız sevgilisini aldatırken....) kapatmaya çalışma durumu var.

Neyse! "aşk" kavramını anlamıyorum. "Aşık" olduğunda hissedilen şeyleri ben hissedemiyorum. Çünkü ben "aşk" şeysini bir paravan ya da ne bileyim çamaşır suyu niyetine kullanıyorum. Ruh eşi bilmem ne zırvalarına hiç girmeyeceğim o mertebeye ulaşabilmem için önce gerçekten aşık olmam gerekiyor bence.

Bir de etrafımda o birbirlerine "çok aşık" olan insanlar nedense bir önceki sevgililerini aldatmışlar. Bilmiyorum. Belki ben paravan olarak kullandığım için o şnsanlarda öyle kullanıyormuş gibi hissediyorum. "Sevgilimi bu kadınla aldattım ben kesin aşığım" falan denilmiyor tabii. O bir süreç. Ya da değil. Ben saçmalıyorum belki. Herkesi kendim gibi görüyorum. Aslında "aşığım" diyen insanlara inanmıyorum. Sorun bu! Adam kız arkadaşını aldatıyor (ki burada en büyük mesele "aldatmak" kelimesinin anlamını bilmediği için aldatmadığına dair yeminler ediyor) bu sırada konuştuğu diğer kıza aşık olduğunu anlıyor. Siktir git! Sen ne bok yediğini bildiğin için kendine yakıştıramıyorsun ve kendini bir yalana inandırıyorsun. İşte bazı yalanlar 6 yıl sürüyor bazıları 1 ay. Bence bu kadar.

Niye bu yazıyı yazdığıma dair en ufak bir fikrim yok. Güzel bir olay ile ilgili bir post hazırlayacaktım ama bu çıktı.
Bu yazıyı yayınladıktan sonra insanlar arayıp "Bana mı laf soktun" diye mırlayacaklar. Bir kez daha tekrarlamakta fayda var diye düşünüyorum. Yazıyı yazarken "ay şuna laf sokayım" diye bir şey geçirmiyorum içimden, hatta gelen telefonlardan sonra şaşırıyorum. Çünkü ben a hakkında yazarken b üstüne alınmış mesela. Blogumu okuyanlara burada laf sokmam. O kadar değil. LAf sokuyorsam zaten isim veririm. Genellikle blogumu okumadığını düşündüğüm insanlarla alakalı örnekler veriyorum. Ama yarası olan yine gocunabilir. Bence sorun yok.

4 yorum:

Mia Wallace dedi ki...

Şiv'acım inan şu an yaşadığı ilişkiye kadar ben de böyle düşünüyordum. gerçi böyle düşünmeni hala çok iyi anlıyorum. güzel bi eleştiri yazısı :)

oltaignesiyim dedi ki...

Teşekkürler Mia. :) Büyük ihtimalle öyle ama sanki hep böyle devam edecekmiş, hep buna inanacakmışım gibi hissediyorum. :/

Nini Nileud dedi ki...

ben de Mia'dan farklı bir şey söyleyemeyeceğim... En çok aşk konusundaki düşüncelerim dibe vurduğu an, şu an ki ilişkime başladım. Doğru tespitlerin var, çok haklısın ama tümü öyle dğeil. ben de hepsini öyle sanırdım ta ki bu ilişkime kadar. İnan bana ve sabret, güzel şeylerle karşılaşacaksındır:)

oltaignesiyim dedi ki...

nini
Bütün bu düşüncelerimin tersine çevrilmesi için aşık olmam gerekiyor. Galiba. :)